Mücadele ile Geçen Bir Hayat, Mücadeleye İnanan Bir Kadın


Evlilik hayatında, boşanma aşamasında ve daha nice zamanlar büyük mücadeleler vermiş Zuhal…
Senelerce süren zor bir evlilik, sorumsuz bir eş, şiddet ve ekonomik sorunlarla tek başına mücadele eden en sonunda dayanamayıp boşanmak istediğinde de mahkemeler, tacizler ve daha fazla şiddet ile karşılaşan ancak pes etmeden önce çocukları ama elbette kendisi için de yepyeni bir hayat kurmayı başaran bir kadın.
Zorlukları atlattım artık dediğinde az biraz parası ve bankadan çektiği kredi ile ev aldığında ise bu söyleşinin de konusu olacak olan taciz olayını yaşayarak hayatı tekrar alt üst olan ancak dirayeti ve gülümsemesiyle tüm kadınlara cesaret veren bir kadın.
Zuhal Güneş’in hikayesi çok uzun, çok yorucu ve tüm kadınlara cesaret verecek cinsten.
Ancak Zuhal’in de affına sığınarak burada sadece iş yerinde yaşadığı ve büyük bir direnişle devam eden, bir çok kadının da direnmesi için örnek olan, müdürü tarafından taciz edilmesinden sonra aldığı tavırdan ve yaşadığı olaylardan bahsedeceğiz...
Öncelikle nasılsın Zuhal? Günler nasıl geçiyor?
İyiyim. Buradayım, gördüğünüz gibi bu evde kızımla ve oğlumla birlikte kurduğumuz hayatta yaşamaya devam ediyorum. Günlerse çalışmakla geçiyor. Bir yandan kablo montajı yapıyorum bazen de evlere yemek. Malum evin kredisi uzun süre daha devam edecek.
Biraz geçmişe gidelim, bu olaylar yaşanmadan önce nasıldı iş hayatın?
25 sene boyunca aynı bünyede çalıştım. Hani aile ortamı diyorlar ya, benim iş ortamım gerçekten öyleydi. Herkesle abla, kardeş ilişkisi kurmuştuk. Ancak bu dava sürecinde arkadaşlarımın da bir kısmı işlerini kaybedeceklerini düşünerek benden uzaklaştı. Bana destek verdikleri için işten çıkarılan arkadaşlarım da oldu. Bu konuyla ilgili çok şey söylenebilir, şu an dava süreci devam ettiği için susuyorum.
Daha anlatacakların, araştırdıkların ve bildiklerin olduğunu mu anlamalıyız ?
Evet, elbette. Nasıl ki karşı taraf beni araştırıyor, saçma sapan iddialar ile bana iftira atmaya çalışıyor ise benim de anlatacak gerçeklerim var. Dediğim gibi dava süreci devam ettiği için bir şey anlatmıyorum.

Olayın yaşandığı güne gelirsek, neler oldu?
Taciz olayından 6 - 7 ay öncesi 5S çalışmaları başladı bizim fabrikada. Ben de örnek olması için sekreterlik bölümü olarak personele de destek olma amaçlı bu çalışmalara katıldım. 5S’in bayrağını ofise astık. Hüseyin Bey odasından çıktı bayrağı gördü ve sordu. Ben de ‘’Genç arkadaşlara örnek olma amaçlı katıldığımızdan bahsettim’ kendisi beni çok takdir ettiğini söyleyerek bileklerimden tutup yanağımdan sıktı. Ancak ben çok bozuldum bu hareketinden çok rahatsız oldum. Sert bir şekilde çalışmaya başladım. Ben o günden sonra huzursuz olmaya başladım. Odasına girip çıktıkça bana baktığını fark ettim. O günden sonra yalnız kalmamaya çalıştım ancak yine de çok huzursuzdum. İşi bırakmayı düşünüyordum ancak malum ev kredisi ve borçlar buna engel oluyordu. Sonra olayın yaşandığı gün Hüseyin Bey iş seyahatinden gelmişti, programını yapmak için odasına girdiğimde ‘sen beni hiç özlemiyorsun herhalde, hemen göndermeye çalışıyorsun’ dedi neyse programını yaptık. Daha sonra ben işimi bitirip odasından çıktım, temizlikçi kadınla konuşuyordum. Daha sonra Hüseyin Bey beni çağırdı, odasına gittim. Odaya gittim kapıda duruyordum. beni masasının yakınına çağırdı ve ‘’Zuhal, biz seninle kaç yıldır birlikte çalışıyoruz, ben senden çok memnunum. Ancak biliyorsun benim iş yüküm çoğaldı, benim rahatlamam lazım ben karımdan çok seni görüyorum, bizim seninle artık birebir özel çalışmalar yapmamız lazım yalnız bu çalışmalarımızı bir tek sen,ben ve Allah bilecek’’ dedi. ‘’Benimle bu şekilde çalışmaya var mısın’’ dedi. Ayağa kalktı beni bileklerimden tutarak kendine çekti ve dudağımın kenarından öptü. O an aklıma kızım Ceren geldi, ya benim kızımın da başına böyle şeyler gelir ve ses çıkaramazsa diye düşündüm ve o an kendisini ittim. ‘’Kendinize gelin, ne yapıyorsunuz benimle bu şekilde nasıl konuşabilirsiniz? Bakın bunları ne siz söylemiş olun ne de ben duymuş olayım’’ dedim. Odadan çıktım, tansiyonum yükselmiş zaten. Kapıdan çıktığımda temizlikçi kadın dışarıdaydı ‘’Ne oldu?’’ dediğinde hasta olduğumu söyledim. 15 dakika sonra revire indim tansiyonumu ölçtürdüm, tansiyonum yükselmiş olduğu için doktor bana istirahat verdi. İş yerindeki arkadaşlar sağ olsunlar yalnız bırakmak istemediler eve kadar bıraktılar. Ancak ben eve nasıl geldim, kime ne dedim bunların bile farkında değildim. Büyük bir şok yaşıyordum.

Daha sonra, şikayet etmeye nasıl karar verdin?
Rapor alıp eve gelince internetten araştırma yaptım. İş yerinde tacize uğrayan kadınların yapması gerekenlerle ilgili. Genel olarak yazan şuydu ‘’üstünüze bildirin ve savcılığa şikayette bulunun.’’ Ben de topluluk başkanımız Gaye Hanım’ ı aradım ve kendisine yaşanan olayı anlatarak bu konuyla ilgili şikayette bulunacağımı ilettim. ‘’Aaa şimdi ben çok şaşırdım, Hüseyin karısından çok korkar’’ dedi. Ben de Gaye Hanım’ a ne para ne iş istediğimi sadece bu adamın işten çıkarılmasını, hatta gerekirse benim de işten çıkarılmamı ve konunun mahkemede çözülerek kimin haklı kimin haksız olduğunun ortaya çıkmasını istediğimi ilettim. Ancak Gaye Hanım bana mahkemeye gidersem rezil olacağımı söyledi. Oysa benim o zamanda söylediğim gibi rezil olacak bir durumum yoktur. Kendisine de bunu söyleyerek savcılığa şikayette bulunacağımı ilettim. Gaye Hanım beni bir kaç kez arayarak yine aynı şirketler grubuna ait başka şirketlerde çalışmamı teklif etti. Benim isteğim ise iş değil bu adamın işten çıkarılmasıydı. Bunu Gaye Hanım’ a bugün bana bunu yapan yarın diğer kadın arkadaşlara da yapacaktır diyerek ilettim.  Bana en sonunda Elba’ ya nakil edileceğimi ve kendisinin de bu konuyla ilgili gereken neyse yapacağına dair söz verdi. Ben kendisinin sözüne güvenerek nakil olmayı kabul ederek o anlık şikayette bulunmaktan vazgeçtim. Elba’da zaten anladığım kadarıyla benim işten çıkmamı sağlamaya çalışıyorlardı. O arada baş müfettişi Enver Bey’i aradığımda ise bu işlere karışmak istemediğini söyledi. Olayların gidişatından anladığım kadarıyla bana verilen sözler tutulmayacaktı ve bende zaten hazır olan dilekçemi savcılığa sunarak ifademi verdim.
Bu davada beraber mücadele ettiğin ve şu an üyesi olduğun platformla tanışman da bu süreçte oldu sanırım?
Tam olarak öyle denemez. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformunun çalışmalarını sosyal medya üzerinden zaten takip ediyordum. Hayatımın uzun bir döneminde erkek şiddetine göğüs germek zorunda olan bir kadınım, aslında sadece kadın olmam bile bu konuda duyarlı olmamı sağlıyor. Şikayette bulunduktan sonra sesimi daha fazla duyurmam gerektiğine karar verdim. Biliyordum ki bu mücadeleler birlik olunca daha kolay kazanılacaktı. Karşı tarafın da gücünün ve yapabileceklerinin farkındaydım ki öncesinde çocuklarımla tehdit etmeye kalkışarak daha sonra yaptıkları basın açıklamalarıyla da bunu iyice anlamış oldum. Elbette bu süreçte platformun bana desteği paha biçilemeyecek kadar değerliydi.

Türkiye’nin bir çok yerinde senin davan için eylemler yapıldı bu süreçte, bu nasıl hissettirdi?
Sanırım 13 ilde eş zamanlı olarak eylemler yapıldı. Bu bambaşka bir duygu. Bir çok kadın hiç tanımadıkları birisi,benim, için Zuhal Güneş Yalnız Değildir diyerek meydanlara çıktı. Doğru yolda olduğumu ve doğru olanı yaptığımı bir kez daha anladım ve elbette yalnız olmadığımı hissettim.
Oldukça garip olan bir konu da gazetecilerin hacca götürülmesi sanırım. Bu konuda bir şey diyecek misin?
Bu konuda söylenecek çok şey var. Ancak işini onurlarıyla yapan insanlara ihtiyacımız olduğu gerçeğiyle yüzleştiğim anlardan biridir bu. Gaye Hanım önce taciz soruşturmasının reddi üzerine yaptığı basın açıklamasında beni aşağılayan açıklamalarıyla yetinmemiş olacak ki gazetecileri de hacca götürerek olayın iyice üstünü kapatmaya çalışmıştır. Yandaş medyanın ne olduğunu tam olarak anladığım zamanlar bunlar. Davanın reddini yazan gazeteler dava açılınca nedense sus pus oldular..


Bu süreçte ailenin tepkisi nasıldı?
Onlar benim en büyük destekçilerim. Yaptığımız eylemlerde ve dava sürecinde tüm ailem ve özellikle babam bana çok destek oldular. Babam neredeyse her gün benimle eyleme geldi. Bu paha biçilemez ve anlatılamayacak bir duygu. Ben onlar için de bu davayı kazanmak istiyorum.
İş arkadaşlarının tepkileri nasıldı?
Bu konu oldukça karmaşık. Topluluğun açıkça uyguladığı tavırdan bahsedecek olursak benimle konuşan ve bana destek olan neredeyse tüm arkadaşları işten çıkardıklarını söyleyebilirim.  Bu insanların başında bana olayların başlangıcından beri destek veren Kalite Kontrol Müdürü Onur Bey’i sayabiliriz. Onur Bey’le birlikte yaklaşık 10 arkadaşım sebepsiz yere ya da sudan sebeplerle işten çıkarıldı. Başka bir  iş bulmaları ise birilerinin elinden geldiğince engelleniyor.

Senin işten çıkarılma sürecin nasıl oldu?
Yaklaşık 4 hafta Elba’ da iş arkadaşlarım tarafından uygulanan mobbinge göğüs germek zorunda kaldım. Bana hiçbir iş vermiyorlar, bakışlarıyla ise rahatsız olmamı sağlıyorlardı. Ancak 2 çocuk annesi ve ev kredisi ödeyen bir kadınım ve mücadele etmem gerektiğinin de bilincindeydim. O yüzden tüm bu mobbinge göğüs gerdim. 4 haftanın sonunda ise tazminatsız işten çıkarıldım.
Tazminatsız işten çıkarılma için öne sürdükleri neden nedir?
İşten çıkarılma sebebi olarak öne sürdükleri madde iş kanunun 25. Maddesinini 2. Alt Maddesinde yazan 'işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnatlarda bulunma.' Ancak mahkeme esnasında bana daha değişik bir suçlamada bulunarak şirket sırlarını dışarıya verdiğimi söylediler. Bu elbette asılsız bir iddia olduğu ve ortaya sunacakları bir kanıt olmadığı için havada uçuşan aşağılayıcı sözler listesine eklendi denebilir.



Sence davalar nasıl geçiyor?
İşe iade davasında sona yaklaşmak üzereyiz. Çok yakın bir zamanda karar duruşması yapılacak. Taciz davasının henüz ilk duruşması oldu. Ben her iki dava için de ümitliyim. Çünkü haklıyım, platformum ve arkadaşlarım bana destek oluyor, ailem ve özellikle babam çok destek oluyor yalnız olmadığını bilmek insana gerekten güç veriyor.

Son olarak iş yerinde tacize uğrayan ya da fiziksel ve manevi şiddet gören kadınlara söylemek istediğin bir şey var mı?
Ben gücümü her zaman inandığım doğrularımdan alıyorum. Merhametimi asla kaybetmedim. Vicdanımın her zaman sesini dinledim. Ve beni asla beni yanıltmadı. Yola çıktığım bu mücadelenin ne kadar zor olacağını bilerek çıktım. Yaşınız kaç olursa olsun öğrenecek daha pek çok şeyin olduğunu görüyorsunuz. Ve her kazanım beni bir adım daha ileriye götürdü, cesaretlendirdi.. İşte Örgütlü Mücadele etmenin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha yaşayarak gördüm. Zuhal Güneş tek başına bunları yapamazdı. İşte kadın dayanışması, işte yalnız olmadığını görmek ve hissetmek.
Sonucu ne olursa olsun bu mücadeleden asla vazgeçmeyeceğim. Yanımda onurlu insanların olması bana güç veriyor. Eğer ben sesimi çıkarmayıp hayatıma devam etseydim ilk başta vicdanım rahat etmezdi, Ne çocuklarımın annesi olurdum nede 72 yaşındaki onurlu babamın kızı olabilirdim. Umarım bu bir örnek dava olur. Sesini çıkaramayan bir çok kadına cesaret verir. Bir kez daha söylüyorum ki 'Asla yalnız değilsiniz, asla yalnız yürümeyeceksiniz'


Zuhal'in iş yerinde uğradığı taciz için açılan davası, 17 Ocak'ta Manisa Adliyesinde görülecek. Umuyorum ki haklı olduğu mücadelesinde, tüm kadınlara örnek olduğu azmiyle Zuhal, bu davayı da, işe iade davasını da kazanacak... 

Yorumlar